13 Mart 2016 Pazar

KARAMELLİ BİSKÜVİLİ ÇİKOLATA

Twix reklamlarını bilmeyenimiz yoktur herhalde. Sağ twix sol twix derken reklamda bisküvinin üzerine karameli yavaş yavaş dökerler, ardından da bir güzel çikolatayla kaplarlar İnsanın canı çeker, rüyalarına karameller girer falan. İşte ne zaman twix reklamını görsem “bu evde de yapılır yahu” diye geçirirdim içimden.


Sonunda “yapılıyormuş, hatta çok da lezzetli oluyormuş” diyebileceğim, çünkü deneme fırsatı buldum. Şunu belirtmek isterim ki hazır petibör bisküvi kullandım ama bisküvisini kendimiz yapsak daha güzel olur bence. Biraz kıtır biraz da miss gibi tereyağı kokan bir bisküvi yapmam lazım bu çikolatanın altına. Tabi önce bir bisküvi tarifi bulmam gerekecek :)
Malzemeler:
-Pötibör bisküvi
-Karamel( 1 bardak toz şeker / 40 gr tereyağı / 4 kaşık krema)
-Bitter Kuvertür Çikolata

Öncelikle bisküvileri dikkatlice tam ortadan ikiye bölüyoruz ve yağlı kağıt serilmiş tepsiye diziyoruz. Daha sonra karameli hazırlamaya başlıyoruz. Nasıl karamel hazırlanacağını şurada http://cikkolata.blogspot.com.tr/2016/01/cevizli-karamelli-cikolata.html ayrıntılı bir şekilde anlattım. Burada verdiğim ölçüyü kullanarak linkte verdiğim şekilde karameli yapabilirsiniz.


Yukardaki linkte ayrıntılı bir şekilde karamel yapımını bulabilirsiniz ancak özetlemem gerekirse tereyağı ve krema oda sıcaklığında olsun. Yani karameli yapmadan birkaç saat önce malzemeleri buzdolabından çıkarın. Şekeri mümkünse metal bir tencereye dökün ve kısık ateşte eritin. Hepsi aynı anda erimiyor. Bu nedenle kenarları eriyip tatlı turuncu bir renk alınca eriyen kısımları erimeyenlerin kısımların üzerine akıtacak şekilde tencereyi çevire çevire şekeri tamamen eritiyorum. Şekerin tamamen erimesi çok önemli. Yoksa karameli yerken ağza pütür pütür şeker geliyor ve hoş olmuyor.


Şeker tamamen eriyince oda sıcaklığındaki tereyağını azar azar ekleyin ve hızlıca karıştırın. Tereyağı tamamen şekerle bütünleşince de kremayı ekleyin ve iyice karıştırın. Ben bu karıştırma tereyağını ve kremayı şekere ekleyip karıştırırken tencereyi ocağın üzerinden alıyorum çünkü şekerin yanma riski var. Zaten tencere çok sıcak olduğu için onun sıcaklığı yetiyor. Ancak kremayı ekledikten sonra hafif pütürlük sezerseniz tencereyi kısık ateşin üzerine oturtup hızlıca karıştırmanız yeterli olacaktır.


Karameli yapınca tencereden başka bir kaba döküp (cam veya porselen olması tercihim) soğumaya bırakıyoruz. Çünkü karamel ilk yapıldığında biraz sıvı oluyor. Zaman geçince kıvamı koyulaşıyor. Benim acelem olduğu için buzdolabına koydum karameli ve ara sıra çıkartıp karıştırıp kıvamını kontrol ettim. Amacım bisküvilerin üzerine dökünce yayılmayan bir karamel kıvamı elde etmekti ancak sabırsızlığımdan ötürü ilk tepside bunu başaramadım. İkinci tepside ise karamelin kıvamı iyice oturmuştu ve reçel sürer gibi bisküvilerin üzerine karameli tek tek sürdüm.


Karamel dinlenirken çikolatayı temperlemeye başladım. Şurada http://cikkolata.blogspot.com.tr/2015/02/basmn-tatl-belas-cikolata-temperleme.html anlattığım şekilde çikolatayı temperleyebirsiniz. Çikolatamız temperlenip hazır olduğunda bisküvilerin üzerine kıvamı koyulaşmış ve bisküvilerin üzerinde duracak hale gelmiş karamelleri tatlı kaşığı yardımıyla koyuyoruz. Resimlerde gördüğünüz gibi ben ilk tepside kıvam biraz sıvıyken koydum karamelleri bu yüzden biraz yayıldılar.


En iyisi ne biliyor musunuz? Bir gün beklemek. Hakkaten benim gibi harcamayın kendinizi de karameli bir gün önceden yapıp oda sıcaklığında dinlenMeye bırakın, çok rahat edersiniz :D Bunu nerden biliyorum, bir dün sonra karamellerin kolyalıkla yağlı kağıttan çıktığını gördüm de ordan biliyorum. Halbuki bir gün önce yağlı kağıda sımsıkı yapışmışlardı. Neyse öyle işte. Bir gün önce karameli yapamayacağım ayy gelemem ben öyle şeylere diyorsanız o zaman da karameli en az kırk beş dakika dinlendirin derim.

Karamelleri bisküvilerin üzerine sürdükten sonra temperlenmiş çikolatayı tatlı kaşığı yardımıyla az bir miktar döküyoruz ve bütün karameli çikolatayla kaplıyoruz. Çikolata miktarı size kalmış. İsterseniz üzerine ince bir katman sürün isterseniz kalın bir katman.


Çikolata iyi temperlenmişse işiniz çok kolay. Birkaç dakika içinde çikolata donuyor ve karamelli bisküli şahaneleriniz hazır oluyor:))



9 Mart 2016 Çarşamba

ANNEMİN DOĞUM GÜNÜ ÇİKOLATALARI


Çikolata yapmanın en güzel kısmı sevdiklerinize çikolata yapmak bence. En sevdiğim şey ise hediye çikolata kutularına ağzına kadar çikolata doldurmak :)

Neredeyse çoğu arkadaşıma çikolata yapmış olmama rağmen, ev ahalisine pek çikolata kutusu yapmadığımı fark ettim. Yani yapmak istemediğimden değil de zaman bulamadığımdan ötürü aslında bu durum.


Anneciğimin doğum günü yaklaşınca ve ben de evde olunca fırsat bu fırsat dedim ve çikolata yapmaya başladım. Çikolataları hazırlarken o kimsenin en çok hangi çeşit çikolata sevdiğini düşünmeye başlıyorum. Mesela ben daha çok karamelli şeyleri severken annem canıım karamele ve bayıla bayıla yediğimiz karamelli cevizli ve karamelli bademli çikolatalarıma burun kıvırıyordu. O yüzden çok istememe rağmen karamelli çikolatayı listeden çıkarttım (yani listeden çıkarttım ama kendim için biraz karamelli çikolata yapmışken ayıp omasın diye annemim kutusuna da bir kaç tane koydum:)
Truffle yaparken de malum krema ve çikolata karıştırılıyor. Annem, o çikolatayı da seviyor sevmesine ama yedikten sonra ‘ dümdüz çikolata istiyorum dümdüüüz, tamam bu da güzel ama yok mu bunun kremasızıııı, kremasız kremasııız’ diye beni didikliyor :) En çok sevdiği ise şu yazımda  http://cikkolata.blogspot.com.tr/2015/03/rochers.html  anlattığım fındıklı rocherlar. Bu nedenlerden ötürü annemin çikolata kutusunu mümkün olduğunca kremasız ve karamelsiz çikolatalarla döşemeye karar verdim.

1-Kutudaki çikolataların çoğu aynı çeşit aslında. Sadece üstlerindeki süslemeleri farklı. Resimde gördüğünüz ve üzerlerinde fındık, badem, ceviz ve kalp şekilleri olan çikolataları yapmak için bitter çikolatamızı eritiyoruz ve şu yazıda anlattığım gibi http://cikkolata.blogspot.com.tr/2015/02/basmn-tatl-belas-cikolata-temperleme.html temperliyoruz.

Bu arada kuruyemişlerimizi birbirlerinden ayrı olarak fırında kavuruyoruz. Ben fındığı, bademi ve cevizi ayrı ayrı kavurdum. Tatlarının ve kokularının birbirine geçmesini istemedim. Fıstıkları ise kavurmadım. Çok tatlı bir yeşil renkleri vardı. Kavrulunca onlar gider düşüncesiyle fıstıkları kendi hallerine bıraktım ama fıstıkların kabuklarını onları zedelemeden mümkün olduğunca soymaya çalıştım. Kavururken dikkat etmelisiniz. Ben fırın 180 derecedeyken turbo ayarında kavuruyorum kuruyemişleri. 10-15 dakika içerisinde kavruluyorlar. Başka işlerle uğraşırken aynı zamanda fındık kavurmaya çalışmıştım bir keresinde, bir koca tepsi fındığı fırında birkaç dakika fazla unuttuğumdan heder olmuştu caaanım fındıklar;((

Güzelce temperlediğimiz çikolatayı yağlı kağıt serdiğimiz bir tepsinin üzerine tatlı kaşığını kullanarak döküyoruz. Bir tatlı kaşığını tam olarak doldurmuyorum çikolatayla. Yarım tatlı kaşığından biraz daha fazla miktarda bir çikolata oluyor. Yağlı kağıda çikolatayı yavaşça döküp yuvarlak şekli veriyoruz. Resimde gördüğünüz gibi ortalama büyüklükte bir yuvarlak olmalı. Ne çok büyük ne çok küçük.

Önemli Not: Çikolata düzgün olarak temperlenmişse yağlı kağıda döktükten sonra birkaç dakika içinde donuyor. Bu yüzden önce bütün çikolataları dökeyim sonra üzerlerine kuruyemişlerini yerleştireyim diye düşünmemelisiniz. Her bir çikolatayı döktükten sonra hangi kuruyemişleri koyacaksanız hemen çikolatanın üzerine güzelce oturtmalısınız. Yoksa çikolata hemen donar ve kuruyemişleri de üzerine yerleştiremezsiniz. Kötü olur yani, hüsran olur ;)

2-Şu aşağıdaki resimde gördüğünüz çikolata ise yukarıdaki aşamaların aynısını geçirdi. Sadece üzerlerinde kuruyemişler yerine kalpten şekiller var. Bu kalpten şekilleri yapmak için de beyaz çikolatamızı ufak parçalar halinde doğruyoruz ve benmari usulü eritiyoruz.

Yağlı kağıttan pastacı kalemi yapıyoruz. Külah mantığıyla yapılıyor. Öncelikle kare olarak yağlı kağıdı kesiyoruz. Kareyi iki tane üçgen olacak şekilde kesiyoruz. İşte bundan sonrasını anlatamıycam. Kendim yapıyorum ama resimli bir anlatım olması gerekiyor bence. Yani şahsen ben de çok zor öğrendim ayıptır söylemesi:) Bu nedenle internete “pastacı kalemi nasıl yapılır” diye yazarsanız çok güzel resimli anlatımları karşınıza çıkar. Oradan bakıp rahatlıkla yapabilirsiniz.



Şimdi pastacı kalemimizi yani aslında külahımız yaptık ya, erittiğimiz beyaz çikolatayı bir kaşıkla içine döküyoruz ve pastacı kaleminin arkasını iyice kapatıyoruz. Daha sonra ucunu makasla ufak bir şekilde kesiyoruz. Yağlı kağıdın üzerine bir tatlı kaşığı yardımıyla döktüğümüz bitter çikolatalarımızın üzerine kalp şekli veya istediğimiz herhangi bir şekli çiziyoruz.

3- Klasik fındıklı rocherlarımız vardı kutunun içerisinde. Şu yazımda http://cikkolata.blogspot.com.tr/2015/03/rochers.html bahsettiğim gibi yaptım rochersları da ancak tek farkları içine üzüm de ekledim. Ben fındığı ve üzümü beraber bitter çikolaya çok yakıştırıyorum. O yüzden son zamanlarda sadece fındıklı rochers yapmak yerine içine kuru üzüm de ekledim. Üzümü fındık kadar çok koymasam da fındığın miktarına yakın koyuyorum.


4- Yukarıdaki resimde alltaki yuvarlak metal kutunun sol tarafında görünen sadece bitter çikolatadan oluşan kalplerimiz var. Bunları yapmayı hiç düşünmemiştim ama biraz temperlenmiş bitter çikolatam artınca bir pastacı kalemi yaparak bitter çikolatayı içine doldurdum ve yağlı kağıdın üzerine içi boş kalpler olarak sıktım. Görüntü olarak çok güzel oldular kutunun içinde ve yemesi de çok zevkli:)
Çikolataları yaparken tabi ki annem gördü ancaak çok önemli bir kısmını ondan saklamyı başardım. Kutunun en can alıcı noktası olan isminin baş harfini yaptığım çikolayı, kalp şekilleri olan çikolataları ve yani çeşidim gözbebeklerim kuruyemişli çikolataları saklamayı başardım :D Büyük başarıydı yani. Dolap üstlerinde yatak altlarında annem görmesin diye ne zorluklarla sakladım;( Annem iki gün evde “nerede çikolatalar?”  “hepsini kendine mi yaptın?”  “bana niye çikolata vermiyorsuuun?” diye diye dolaşsa da pes etmedim.

İşteee mutlu son: Sonunda annemin evden gittiği bir gün çikolataları kutuya yerleştirdim ve sürpriiiiiz diyerek kendisine verdim. Eh bence mutlu oldu yani:D


1 Mart 2016 Salı

İSTANBUL ÇİKOLATACILARI 1 / J' ADORE CHOCOLATIER


www.yemek.com.tr 'nin "adeta rüyadaymış gibi hissettirecek İstanbul'daki 8 Çikolata dükkanı" yazısı sayesinde tanıştım J'adore ile.Yazıda J'adore hakkında "'Paris'e gidip geliyorum' cümlesini kurdurtan mekandır o" diyordu. Eh bu cümleyi görünce tamam dedim işin içinde Paris varsa mutlaka buraya gitmeliyim. Daha önce hiç gitmediğim için navigasyonu açtım ve J'adore Chocolatier'in adresini yazdım. Yani navigasyonda car car konuşan bayan '10 metre sonra sağda, işte burası burasısısı....' diye başımın etini yemeseydi geldiğimi anlamayacaktım çünkü tarif edilen caddenin sonunda ve en sağda, ufacık girişi ama harika tatları olan bir mekan.


Bir kere dükkan çok küçük ama çok sevimli ve vee en önemlisi ağzına kadar çikolata dolu :D Toplam iki kattan oluşuyor ve ilk katının neredeyse her yeri çikolata. Yani böyle ağzınız açık bakakalıyorsunuz; acaba hangi çikolataya baksam, oraya mı baksam yoksa şuraya mı baksam, o çikolatayı mı alsam yoksa bu çikolatayı mı alsam, yok yok ben en iyisi dükkanı toptan sırtlayıp götüreyim diye düşünüyorsunuz:))
İlk katta bir büyülendik ya şimdi ikinci kata çıkıyoruz. Ha bu arada dışarıda bu muhteşem dükkana girmek için sıra oluyor ve sıraya giriyorsunuz. Çok fazla beklemek zorunda kalmıyorsunuz ama. Şimdi içeri girince az ilerde sağ tarafta bir merdiven var. O merdivenden yavaşça yukarı çıkıyorsunuz ve ta taam karşınızda ufak masa ve sandalyelerden oluşan ufacık bir mekan. İlk başta buraya sığamayacağım galiba falan diye bile düşündüm yani:D Ama merak etmeyin herkese yer var. Hatta oturup mekana alışınca mekan büyük bile gelmeye başlıyor.


Üst katın loş bir ortamı var. Normalde benim için aydınlık, ışık çok önemlidir ama buranın çok hoş bir loşluğu var. Duvarlarda her yerde Paris'e ait bir şeyler var. Arkadan Fransızca bir müzik çalıyor. İyi ki gelmişim diyorsunuz.
Menüde neler olduğundan biraz bahsedeyim. Çeşitli aromalardan oluşan sıcak çikolata, dondurmalı kuplar ve çikolatalı kuplar, pastalar, çikolata fondü ve hatırlayamadığım bir şeyler. Pastalar derken mesela elmalı turta da frambuazlı cheesecake de var. Yani ben aslında çikolata istemiyordum diyenler de yiyecek bir şeyler bulabilir. Pastaların altında  " bu tarif şu şu kardeşlerin şu tarihteki tariflerinin aynısıdır" yazıyor. Yani çok eski tarifleri kullanıyorlar ve bu cümle itiraf edeyim beni etkiledi:) Yani dedim ki 'vvay be tarif kaçıncı yüzyıldan kalmış'.

Ne yediğime gelecek olursak. Arkadaşım gayet makul mantıklı bir şekilde kararını verdi ve bir adet çikolatalı cheesecake ve çay söyledi. Bense menüye baktıım baktım ve tekrardan baktım ve dedim ki 'bu dükkanı yiyeceğim'. Neyse panik yapmayın olmadı tabi ki ama ben ara sıra giderek dükkandaki şeyleri sırayla yeme kararımı çoktan verdim:) Aslında buraya gelme amacım çikolata yemek olduğu için bir kaç parça çikolata almaya ve yanında kahve içmeye karar vermiştim.
Çikolataları aldım almasına ama aklım menüdeki pastalarda kaldı. Çikolataların bir kısmını yedikten sonra 'oh la la beatrice' adındaki tatlıyı söyledim çünkü mekanın en çok talep edilen ve en ünlü tatlısı oymuş. Lakin önceden 3 tane çikolatayı mideye indirdiğimden olabilir ben de o kadar bir etki bırakamadı sevgili 'beatrice'.Oh la la beatrice şunlardan oluşuyor:  Altında çikolatalı kek, üzerinde çilek ve muz, en üstünde de bol çikolatalı sos ve onların en tepesinde de kremşanti. Meyvelerin üzerine koydukları çikolatalı sosu ise çok güzeldi.
Şimdiii asıl buraya gitmekteki amacım olan çikolatalarına gelecek olursam. Toplam 4 tane çikolatasını denedim. Resimde gördüğünüz yani aslında ışıktan dolayı çok fazla göremediğiniz çikolatalar kendileri. Maalesef beklediğim o etkileyici tadı bulamadım. Yani bir daha gidip mutlaka yemeliyim demedim. Mesela hep bahsediyorum. Özsüt'ün bazı çikolataları çok güzeldir bana göre.


Daha önce http://cikkolata.blogspot.com.tr/2015/03/ozsut-el-yapimi-cikolata_10.html şu yazımda bahsetmiştim. Onun gibi bir daha yeme isteği uyandırıyorsa bir çikolata benim için tamamdır. Tabii damak zevki kişiden kişiye değişir. Bir de çikolatalarının hepsini de denemedim. Daha bir sürü çeşidi vardı. Denemediklerimi de yedikten sonra kesin bir kanıya varmalıyım diye düşünüyorum.

Benim asıl beğendiğim ise benim için şaşırtıcı bir şekilde çikolatalı cheesecakeleri idi. Buna gerçekten bayıldım. Bir daha gidip cheesecake yiyeceğim çünkü sevgili arkadaşımın cheesecakinden tırtıkladım. Yani kocaman bir cheesecaki mideye indiremedim. Bir de çikolata föndü yemeliyim. Ben ordayken çoğu insan çikolata föndü yiyordu. Cheesecakein ve oh la la beatrice'nin üzerindeki çikolata sosunu baz alırsam föndünün de çikolatasının güzel olduğunu düşünüyorum.
Sonuç olarak; J'adore Chocolatier'in ortamını çok sevdim. İlk katın her tarafının ağzına kadar çikolatayla dolu olmasına ise bayıldım. Çikolata sosları çok güzeldi. Yani eften püften soslardan değil içinde gerçekten çikolatanın olduğu sosları yediğinizi hissediyorsunuz. Yolunuz istiklal caddesine düşerse mutlaka gidin. Ben de bir daha gideceğim zamanı sabırsızla bekliyorum çünkü daha denemem gereken bir sürü şey var:D

Dükkanın açık adresi şu: Asmalımescit Mahallesi, İstiklal Caddesi, Emir Nevruz Sokak, No 22, Beyoğlu/ İstanbul
Benim tarifime göre ise; şimdi İstiklal Caddesi’ne giriyorsunuz, dümdüüz uzun bir süre yürüyorsunuz. Yürüdünüz yürüdünüz sonra bir yerden sağa dönüyorsunuz. Tam olarak nereden döndüğümüzü hatırlamıyorum ama House Cafe’nin karşı sokağı oluyor sanırım. Sağa dönünce hemen J’adore’yi göremiyorsunuz tabii, acaba yanlış sokağa mı saptım diye düşünmeyin. Birazcık yürüyün sokağın sonunda sağda küçük şirin yer J’adore Chocolatier oluyor:)